29 Ocak 2012 Pazar

Dostun Olsun İstiyorsan Dost Ol!

Değil mi efenim, değil mi.. Dostluk et ki dostun olsun. Şu dakika kelime anlamsızlaşması, anlam kaybı yaşıyorum. Dost. Tost gibi. Dostluk edeceksen tost gibi presleneceksin arkadaş. İçin dışına çıkacak. Dışına kendi zevklerine göre seçtikleri yağı sürecekler, hediye paketler gibi. Ancak öyle yenir yutulur bir şey oluyorsun. Yoksa yemiyorlar seni, talep etmiyorlar, ilgilenmiyorlar.


Dostluk yahu dostluk. 


Ne ekersen onu biçersin demiş atalar. 
Ve fakat bence yanlış söylemişler. 
Dostluk ekince dostluk biçemiyorsun bacım.
Ancak ikiyüzlülük, yalancılık ve benmerkezcilik biçiyorsun.
Bu ise ektiğin tohumun marifeti değil. 
Biçtiğin toprağın ve onu besleyen yağmurların marifeti.


"Marifetullaaaahhh!!!" 
Hadi ya?


Sen Allah'ı ne bilirsin ki bana kaldırıp "marifetullah" dersin lan?


Bana kaldırıp da "sen ne bilirsin ulan" deme. Senden daha iyi bildiğim ortada.


Benim bildiğim Allah, kişiye ancak ettiğinin karşılığını verir, eksiğini veya fazlasını değil.
Aynen karşılık verir. Kısas mevzuundan hatırla.


Benim bildiğim Allah, "bana bir adım gelene ben on adım giderim" demiştir.
Hangi biriniz Allah'a bir adım attınız da, şimdi benim gördüğüm muamele Allah'ın bana verdiği karşılık olsun ki.
Ayıp değil mi?


Değil. Tek derdiniz organizmanızı yaşatmak ve korumak.
Hayvancasına. Hayvanlık!!


Öyle olmasaydı merak ederdiniz..
Şurada yaşar şöyle bir Cigerdelen vardı, kardeş biliriz hani.. Ne yapar ki şimdi, derdiniz.
Eliniz telefona giderdi. Telefona gitmeyen eliniz, bilgisayarda çalışırken veya maillerinize bakarken "posta oluştur"a tıklardı. 


Ne bencillikmiş, ne benmerkezcilikmiş, ne insanlıkmış arkadaş..


Olur, ben sana dostluk ederim azizim. Benim bir şeyim eksilmez.
Senden eksilecek olan çok. Bunu görüyorum.
Varsın senden eksilsin. Hiç derdim değil.

17 Ocak 2012 Salı

Müzik??

Anlayamadığım bir şey bu müzik. Bana göre, gündelik kullanımıyla tam bir uyuşturucu. Aynı televizyon gibi. Sigara gibi. Uyku gibi. Uyutan, uyuşturan, bağımlılık yapma özelliği olan bir şey. Ama yine de daha ötesine geçemiyorum bu kavramın.


Buna neden sanat diyorlar anlamıyorum. Yetenek istiyor olabilir, o yeteneği herkes elde edemiyor olabilir, doğuştan gelen bir özellik olabilir.. Ama neden sanat? Sanat olması için çok büyük bir hayret vericiliğinin olması gerekmez mi?


Ya ben tamamen köreldim ya da müzik bir sanat değil. Ya ben gizli ve ağır bir depresyondayım ya da müzik aslında önemli bir şey değil. Bu ikisinden biri. Bilmiyorum.


Ama şu dakika müzik bana asla bir heyecan vermiyor. Hayretimi kazanamıyor. Ferahlatmıyor da. Üzmekten başka bir şeye yaramıyor, hem de her türü. 


Sanırım ben gizli ve ağır depresyondayım. Tarih itibariyle kayıtlara geçsin.


Çok işim var..

30 Aralık 2011 Cuma

Milletvekillerinin Aylık Masraflarına Cevap



Efenim, 23 aralık 2011 tarihinde, emekli olan milletvekillerinin maaşlarına %170 oranında zam yapıldığı tarih kayıtlarına geçmiştir çoktan. Emekli milletvekilleri bundan sonra 5800 lira değil 8100 lira alacakmış. Hal-i hazırda ""TBMM Başkanlığı yapan ve emekli olan, halen de parlamentoda bulunan AKP’li Bülent Arınç, Köksal Toptan ve Mehmet Ali Şahin, hem TBMM Başkanı hem de aktif milletvekili maaşı olarak 23 bin lira aylık alacak."" (26.12.2011, http://www.haberdemeti.com/haber.php?haber_id=30351 ) Diğer milletvekilleri ise şu anda 11000 civarı para almaktalar. Bu arada; asgari ücret, daha dün 700 lira oldu.

Biraz önce de, Ekşi Sözlük'teki bir başlıktan, şu sitenin bağlantısını
( http://www.infial.net/Sizdengelenler-milletvekillerinin-aylik-masrafi--9509.html ) buldum ve okudum. Çok etkilendim açıkçası. Laflar (öhm, pardon) cevaplar hazırladım. Bakalım neler varmış:

"""Ankara’da lüks olmayan möbleli bir konuta 2 bin 500 TL kira ödüyorum."""

Hemen 500 liralık konuta geç. Möbleni kendin al ve borca gir.
Ayrıca bugüne kadar ev alamadım deme bana.


"""-Yönetim gideri, sıcak su, elektrik, ısınma bedeli olarak 714 TL ödemişim."""

"Yönetim gideri" nedir?? Apartman yönetimindeysen hemen çık. Apartman yönetimlerinin gideri falan olmaz.
Doğalgaz, elektrik, su bedeli olarak 714 iyi rakammış, ödemeye devam et. Ankara'da oturanlar daha az ödemiyorlar.


"""-Bir aracım var Ankara’da kullanıyorum. Gecen ay 400 TL yakıt bedeli ödemişim."""

O da tamam. Kimse daha az benzin harcamıyor. Güzel.

"""-Benim telefonumu Meclis ödüyor. Ancak danışmanların ve sekreterimin telefonu maaşımdan kesiliyor. O da gecen ay 530 TL imiş."""

Senin telefonun da zaten daha az gelmezdi. 530 lira güzel rakam. En az 4 kişinin iletişim masrafı olur kendisi. Hem telefon masrafını da meclisin ödemesi.. Ne devlet, ne devlet!..

"""-Gecen ay seçim bölgem dahil olmak üzere, davet edildiğim illere yaptığım seyahatlerde uçak bileti olarak 2 bin 246 TL ödemişim."""

Çok da inanmadım açıkçası. Meclisin her milletvekilinin harcırahını verdiğini biliyoruz hepimiz. Bu senin maaşından çıkmıyor, harcırah olarak sana ödeniyor.

"""-Ankara’ya seçim bölgemden ve sivil toplum kuruluşlarından gelen konukları ağırlama, konaklama ve bir de onların yol paralarına 2 bin 600 TL ödemişim."""

Hem davet edildiğin yere gidiş dönüş paranı kendin veriyosun; hem davet ettiğin insanların yol paralarını kendin veriyosun sayın vekil. İnandırıcı mı allahını seversen. Bu memlekette misafirhane denilen şeyler var, konukevi denen şeyler var, çok çeşitli ve devlete tahsis edilmiş imkanlar var. Ben stajyerken bakanlığımın bana lojman ve misafirhane tahsis etmemesi sonucu, dıdının dıdısının dıdısının asker arkadaşı kişisinin himmetleriyle alakasız bir misafirhanede kadın başıma 1 sene kaldım. Asgari ücrete çok çok yakın olan maaşımla her ay ödedim parasını. Sen de bunları yapmayıver, ödemeyiver bi zahmet. Madem milletvekili ile görüşüyorlar, yük olmayıversinler bi zahmet.

"""-Ben aldığım bir karar gereği düğünlere katılmıyorum. Seçim bölgemdeki düğün ve cenazelere davet edildiğim etkinliklere çelenk gönderiyorum. Bir TEV çelengi 50 TL, gecen ayki TEV faturamız 1350 TL gelmiş."""

Milletvekilleri her gittikleri cenaze ve düğüne çelenk gönderecek, illa bir şey yapacak veya takacak diye bir yasa, bir kanun, kanun hükmünde kararname, tebliğ, tüzük, yönetmelik ve benzeri şeyler bilmiyorum. Tamamen kişisel hak ve özgürlüklerin tezahürü olarak bu masraftan da gayet haklı bir şekilde kısabilirsin.

"""-Hergün takım elbise giymem gerek. Temizleyiciye gecen ay 400 TL ödemişim."""

Her gün takım elbise giymesi gerekenler sadece milletvekilleri değildir sayın milletvekili. Bu memlekette her gün takım elbise giyip de ayda 400 lira ödemeyen bir çok, çok çok, pek çok erkek var. Kadın da var üstelik. Hatta bunların önemli bir kısmı memur, çok önemli bir kısmı da ayda 1500 lira civarında maaş alan insanlar. Kısacası; bi yolunu bul, bi giydiğini 5 gün giy ve o masrafı kaldır.

"""Takdiri siz değerli editörlere ve okuycularınıza bırakıyorum."""

Takdir etmiyorum sayın milletvekilleri. Siz milletin vekili olduğunuzu ifade ediyorsunuz ama hiç de milletin yaşadığı standartları yaşamıyorsunuz. Kendinize bir standart belirlemişsiniz ve oradan bakıyorsunuz millete. Millet böyle yaşamıyor sayın milletvekilleri. Bütün bu yazdıklarınızın hepsine birer kulp taktım ve çok yakıştı. Siz de bizim maaşlarımızı yükseltecek kulplar taksanız diyorum, aynı sizinkiler gibi, çok yakışacaktır eminim.

29 Aralık 2011 Perşembe

Anadilde Eğitim Hakkı - Kürtçe

Nedense; Kürtlerin başını çektiği "anadilimde eğitilmek istiyorum!!" sloganıyla hareket eden grupların savundukları hak.

İngilizce eğitimin ilkokullarına, anaokullarına kadar indiği bir ülkenin halkı olarak, Kürtlere ve bu hakkı savunan insanlara sonuna kadar hak veriyoruz ve destekliyoruz değil mi? Evet.

Peki sormak istiyorum; madem anadilde eğitim hakkı en doğal hak ve çok haklı bir istek; o zaman niçin İngilizce eğitimi tercih edersiniz a eblehler?

Cevap hazır: "Çünkü iş hayatında İngilizce temel olarak isteniyor artık, ve ileri yaşlarda öğrenilmiyor, ne kadar ufaktan başlasan o kadar iyi."

Hadi ya :)) O zaman Kürtler neden anadillerinde eğitim istiyorlar? İngilizce zaten "default" olarak hayatlarında mevcut olduğu için mi? Ya da Türkçeye "mahkum" edildikleri için mi? Hahah... Çok iyi niyetlisin dostum, gözler kapalı da hayal dünyasında yaşıyormuşsun gibi..

Kürtçe diye bir dil yok. Sonradan, kolaj tekniğiyle ortaya konmuş, toplama bilgisayar gibi bir şey o. Çoğunluğu Farsça ve Arapça karışımı; araya da en eski Türk lehçelerinden karıştırma bir dilimsi. "Kürt" diye ayrı bir millet yok bir kere; ki kendi dilini kendi oluşturmuş, dünyada bir benzeri daha olmayan değişik sesler, hadi sesler demeyelim, ifadeler elde etmiş olsun.. Hani? Hepsi Farsça, Arapça, eski Türkçe lan.

Ama illa "var" dedirttirecekler ya; illa o "kürdistan"ı kurdurup bölgenin petrol ve doğalgaz rezervini kontrol altına almak için iç karışıklık çıkarıp sonra da "barış" getirecekler ya.. Bu yüzden lazım o kürtçe ve "kürdistan". Bu -istan'dan önce "bop" vardı, g-8 vardı, bilmem hatırlanır mı..

İngilizce "default" olarak herkesin hayatında olsun; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve "anadilimiz kürtçe" diye yırtınan topluluk da bu ülkenin insanlarıyla anlaşabilmek adına devletten Türkçe istemesin ama kürtçe diye ayak diresin. Çok mantıklı değil mi? Adamın acil ve ağır hastası var, hastaneye gittiğinde karşısında kürtçe bilmeyen insanlara derdini Türkçe anlatamadığını kendi bilmiyor mu? Niye kürtçe eğitim istiyormuş, bi sorsana?



NOT:


Sevgili okuyucu; kalkıp bana "teröristler de insan, durduk yere mi terörist oldu bunlar??" diye sorabilirsin. Haksız değilsin. Fakat bir noktayı gözden kaçırıyorsun bence, o da şu:


Dünyada "hak" varsa, "haksızlık" da vardır. Bunlar gayet insani kavramlar olduğuna göre; bütün bunları yaşayarak var edenler de insanlardır; yani dünyada "haklı ve haksız", "iyi ve kötü", "zararlı ve zararsız" insanlar vardır. Dünya ve hayat bir denge içindedir ve o denge, zıtların mevcudiyetiyle korunur.


Terör denen şey, "kötü"nün, "zarar vericilik"in, "haksızlık"ın tezahürü değil midir? Peki bunlar böyledir ve bunlar vardır diye; "iyi"nin, "haklılık"ın ve "zararsızlık"ın varlığı inkar edilebilir mi? Edilemez, edilmemeli. Peki bunun için yapılması gereken şey, mücadele etmekten başka ne olabilir?


Doğru bildin; ADALET ve YAPICI CEZAİ SİSTEM. 


Bana de ki; "adaletsiz davranan, denetimi gevşetip iyinin/haklının/zararsızın hakkını yiyen devlet yönetimlerine karşıyım." O zaman başımın tacı olursun. Ama kaldırıp da (hangi sebeple olursa olsun) resmen terör suçu işleyenlerin ve bunda ısrarcı olanların sadece insan olmalarına sığınarak onlarla kıyasıya mücadele edilmesine karşı olduğunu söylersen; senden uzaklaşırım.


Sadece millet olarak bizim değil, bütün dünya insanının istediği şey, ADİL ve YAPICI CEZAİ UYGULAMALAR ile HUZURLU VE GÜVENLİ hayatlar elde etmek değil mi? Hepimiz devlet temsilcilerimizden bunu beklemiyor muyuz? Bütün bu olumsuzluklar ancak bu şekilde kontrol altına alınıp, hudutları olabildiğince küçültülerek hapsedilemez mi? 


Terörist de olsa insan insandır. Ama aklı başında olduğu sürece hiçbir insan DELİ değildir ve hiçbir şekilde hukuksuzluktan (hukuksuzluk/zarar vericilik gerekçesiyle ceza almaktan) muaf tutulamaz. 

28 Aralık 2011 Çarşamba

Turkcell'in Yediği Haltlardan Sadece Biri

Şu:


Turkcell; hemen az önce yaşadığım telefon konuşmasından doneler aktarmak istediğim iletişim şeysi.
Tarihler 27.12.2011, saatler 23:40.


Vınn kullanıcısıyım ve telefon hattım da turkcell. Elazığ'da merkezde 3 yıldır oturan bir insan evladı olarak, telefon hattımdan pek bir hayır görmedim, Vınn'la ise ölü rengindeyiz. Limoni falan değil. Telefon konuşmasında önce vınn'la ilgili arıza kaydımın neticesi için konuştum; en geç 15 gün içerisinde geri bildiğim olacağını, benim 13 günü doldurmuş bulunduğumu söylediler. Geçtik fatura işlemleri uzmanına. Çünkü vınn sorumlusunun söylediğine göre; aynı zamanda telefon hatlarıyla ilgili baz istasyonu sorumlusu imişler, sorunlarımı onlara söylemem gerekiyormuş. Çok manidar.


Sadece bazı kelimeleri aynen yazabiliyorum; diğer cümleler hemen hemen aynı.


- İyi akşamlar Mehmet Bey, ben 3 yıldır Elazığ merkezde oturuyorum, 3 yıldır telefon hattım doğru düzgün çekmiyor, 3 telefon değiştirdim, acaba benden mi kaynaklanıyor diyerek, fakat şebeke sorunu hâlâ devam ediyor. Bir arıza kaydı alabilir misiniz?
- İyi akşamlar Ciğerdelen Hanım, aramakta olduğunuz bu numaradan, daha önce telefon şebekeleriyle ilgili bir arıza kaydı vermişsiniz; fakat bizler, turkcell'in `yatırım planlaması` uygulaması gereği, ikinci bir arıza kaydını aynı yıl içerisinde alamıyoruz. 2012 yılına girdiğimizde bu arıza kaydını tekrarlayabilirsiniz.
- Afedersiniz Mehmet Bey, bir şey sorabilir miyim?
- Buyrun Ciğerdelen Hanım.
- Az önce söylediğiniz şey "yatırım planlaması"; fakat benim bahsettiğim şey, turkcell'in şu anda işletmekte olduğu ve bana sunduğu bir hizmettir. Doğru mudur?
- (... sessizlik ...) yani şöyle aktarıcam Ciğerdelen Hanım; turkcell'in `baz istasyonu planlaması` uygulaması gereği bir arıza kaydını aynı yıl içerisinde ikince defa alamıyoruz, diğer yıla aktardıktan sonra alabiliriz.
- Peki Mehmet Bey; şunu anlayamıyorum; diyelim ki ben bir hat aldım ve ilk günlerde, haftalarda veya aylarda, baz istasyonlarında bir arıza oluştu, arıza kaydı verdim ve geri dönüş verildiğinde sorunum çözülmedi. Bu durumda ben bir seneye yakın bekleyecek miyim?
- Ne yazık ki Ciğerdelen Hanım, biz ikinci bir arıza kaydı alamıyorum, diğer sene....
....
...
- Yani Mehmet Bey, şimdi siz bana, her ne zaman diliminde olursa olsun `bir yıl beklemek zorundasınız` diyorsunuz öyle mi?
- `Beklemenizi rica ediyoruz` Ciğerdelen Hanım.
...
...


Adamı baştan aşağı boyadım. Sizin şahsınıza bir sözüm yok, fakat turkcell olarak bana söylediğiniz sözler değişiklik gösteriyor, lütfen sözleriniz bana karşı net olsun; aksi takdirde sizden hizmet almayı bırakıcam ve çevremdeki insanları da buna teşvik edicem dedim.


Adamın istifi hiç bozulmadı. Yazık. Turkcell, ne hallere düşmüşsün olm. Yazık sana. Çok acıdım..
Çoktan gelmişti vakit, çoktan gelmişti..
Gözümden düştün, sırtımdan attım gitti seni..

Kadınlar Nasıl Korunur?

Efenim; bugünkü bir habere göre; ki şu kendisi;


http://haber.sol.org.tr/kadinin-gunlugu/bakanlar-kurulu-nikahsiz-yasayan-kadini-korumayiz-haberi-49841


Aile ve SOSYAL POLİTİKALAR(!) (babababa, bakanlığın isminde meymenet olsa gam yemicem)(sosyal politika ne lan??) Bakanlığı; artık kadınları yalnızca kocalarından, eski kocalarından, takip edenlerden ve nişanlılarından koruyabilirmiş. Artık nikahsız "yakın ilişki içinde olanlar"ı korumayacakmış.


Bir yandan kendimi devlet yerine koyuyorum; bir yere kadar hak veriyorsam; o da kadınların da az fesat olmamasından. Ama bir yandan da tamamıyla, hatta çoğunlukla haklı bulamıyorum kendilerini. Neden mi?


Arkadaşım; sen boşanmış kadınları ve nişanlı kadınları ve nişandan ayrılmış kadınları koruyacağını ifade ediyorsun da; toplumun gözü önünde nikahsız yaşayan kadınları korumayacağını nasıl ifade edebiliyorsun? Nişanlılık ve boşanmışlık/ayrılmışlık sırasında gelen zarar da, en az nikahsız birliktelik yaşayan kadınların gördükleri zararlar kadar "dışarı"dan gelen bir zarar değil mi? Ne yani, sen şimdi bu boşanmış/ayrılmış/nişanlı kadınların zarar gördükleri erkeklerin kendilerine helal olduğunu mu düşünüyorsun?


Eğer öyleyse, niçin toplumun gözünün önünde nikahsız birliktelik yaşayan kadınları korumuyorsun da; nikahsız oldukları halde zarar gördüm diyen kadınları sırf "nişanlı, nişanlıydı, evliydi" gerekçesiyle koruyorsun? Haksızlık değil mi bu? Sana ne, ister nikahlanır ister nikahlanmaz; milletin hak hukuk arama kabiliyetini yok etmişsin zaten; buna hangi cür'etle ve kim olarak, ayrıca hangi hakkaniyet anlayışıyla karışabiliyorsun??


Bi de bana nasıl delirdin diyosunuz. Bi de nasıl delirdin diyosunuz ya.
Tpüüüüüü!!!!!!!!! Yazıklar olsun!

Çok Önemli Şeyler... 001

- Benim kedi bayaa bayaa büyümüş lan. Kesin kırnava girdi bu. "Auuuuvv eauuuvv öeaauuuvvvv!!!" Tabi canım. Kırnava girdi bu, ergen bu. Ayyy hiç çekilmez. Nihohahahahaha.


- Marketi arayıp bişiler ısmarlamam lazım ama evde düşünülmüyo panpa. Ne alcam lan ben şindi. Dur lan.


- Pensan Ofispen 1010 marka kalemlere hastayım. Hem Türk malı hem de aciip güzel yazıyo, kaygan gayet, içi de bol. Tutması da kolay. Çok da sade. Ucuz. Evet budur.


- Galaxy S2'mi sesli kullanıyorum artık. Sonunda bi PDA'm olduğuna kanaat getirdim. Oh be. İphone özentisi hissiyatından kurtuldum.


- Aslında bisürü alışveriş listesi yapmam gerek. Alışveriş listeleri listesi:
   - Mutfak alışverişi
   - Ev eşyası alışverişi (tv, buzdolabı, fırın, masa, vs)
   - Elektronik alışverişi (laptop çantası, usb çoğaltıcı, laptop soğutucu, falan)
   - Kedi alışverişi (kum, mama filan)
   - Kitap alışverişi (büsürü bişiler)


- Bi çaresi bulunur elbet yarın yeniden yaşamanın. O herif buraya gelecek. O kadar. Nokta.